25 Şubat 2013 Pazartesi

ANKARA EKSPRESİ ROMANININ ÖZETİ


Esat Mahmut Karakurt

Konu

Almanya’nın ikinci dünya savaşı sırasında Türkiye’yi içten bir baskınla ele geçirme çabaları ve bu çabalar esnasında gizli servisler arasındaki mücadeleler.

Özet

2.dünya savaşının en önemli muharebelerinden Stalingrad muharebesi Almanya ile Sovyetler Birliği arasında bütün şiddetiyle devam eder...Almanya için bütün savaşın kaderini tayin edeceğinden dolayı bu muharebenin önemi büyüktür.Bu kapsamda Almanya Sovyetleri kafkasların güneyinden kuşatıp imha etme fikrindedir ve bu muharebeyi ancak bu plan dahilinde kazanacağını düşünür.

Bu büyük planı Türkiye’nin tarafsızlığı bozar. Bu nedenle Almanlar Türkiye’yi devre dışı bırakmak ister. Türkiye ile tutuşulacak büyük bir savaş Almanları çok zor durumda bırakacağından dolayı Türkiye’yi içten yapılan bir baskınla ele geçirmeyi düşünürler. Bunun için İstanbul’daki Alman sefarethanesinde üst düzey bir toplantı yapılır.

Bu toplantının başkanlığını da albay Von Klinger yapar. Plan kapsamında İstanbul ve Ankara’ya gizlice girecek S.D. kuvvetleri aynı anda yapılacak bir operasyonla devlet adamlarını tevkif edeceklerdir.”Ankara Ekspresi” şifresiyle de Çankaya köşkü Alman kuvvetlerince sarılacak ve İnönü antlaşmaya zorlanacaktır. Amaç, İnönü’yü ikna edip bir Quisling hükümeti kurmaktır. Böylece yönetim Almanların eline geçmiş olacaktır Fakat albay Von Klinger  in de bildiği üzere Türkler kolay pes etmeyen, şerefine ve gururuna düşkün,iyi harbetmesini bilen bir milletti.

Almanların bütün planlarından haberdar olan Türk genelkurmayı istihbarat teşkilatı bu planların icrasını engellemek için çok başarılı bir subay olan Bnb.Seyfi Hüget’i görevlendirir. Müttefikimiz İngilizler hesabına çalışan ve aynı zamanda Türklere de önemli bilgiler veren, Bnb. Seyfi’ye de aşık olan Irwine adındaki casus, Seyfi Bnb. ile yediği akşam yemeğinden sonra gittiği pansiyonunda bir Alman casusu olan Yzb. Ludvig Kolman tarafından öldürülür. Kendisini takip eden memurlarımız da olay mahalinde kendisini öldürür.

Almanların bu gizli planını icra etmekle görevlendirilen kişi, güzelliğiyle herkesin aklını başından alan Almanların başarılı casusu Frolein Hilda Von Şrayder’dir. Yzb.Kolman’ın öldürülmesinden sonra hareketlenen Almanlar kendisini bir mütehayit olarak tanıtan Seyfi Hüget’ten şüphelenirler.Bunun üzerine güzel Frolein Seyfi Bnb.ya yakınlaşıp onun hakkında bilgi toplamakla görevlendirilir.Eğer gerçekten de kendisi bir Türk casusu ise onu saflarına çekmeye çalışacaktır.

Fakat mesleğine ve milletine sonsuz sevgisi olan Seyfi Bnb. karşısında planları başarısızlığa uğramıştır. Olaylar bu seyirde devam ederken Türk istihbaratının himayesindeki bir İngiliz albayı Almanlar tarafından kaçırılır ve izi bulunamaz. Bu olaydan dolayı Bnb.Seyfi zor durumda kalır. Planlarını uygulamada kararlı olan Almanlar faaliyetlerini hızlandırırlar ve S.D. kuvvetlerini bir şileple gizlice İstanbul’a çıkartmaya çalışırlar; fakat bu operasyonu önceden bilen Türk istihbaratı Seyfi Bnb.yı bu kuvvetlerin karaya çıkmasını engellemekle görevlendirirler ve emrine de deniz kuvvetlerinden bir denizaltı verirler.

Bnb.Seyfi Almanların planını başarısızlığa uğratır ve şilebin içinden çıkan bu operasyonun başındaki Frolein Hilda’yı alıkoyar.Frolein’e evinde yaptığı sorgusunda artık planlarının bir gizliliğinin kalmadığını anlatarak İngiliz albayının serbest kalması durumunda kendisinin de serbest kalacağını söyleyerek İngiliz albayının serbest bırakılmasını sağlar.Bu arada görev icabı gerçekleşen bir sürekli yakınlaşmanın etkilerinin iki casusun da kalplerine kadar inmiş olduğunu bu sırada görürüz.

Bnb.Seyfi Frolein’I evinde alıkoyduğu sırada o gece bütün Alman casuslarının kaldıkları yerler,depolar ve hastahane Türk kuvvetlerince çevrilmiş bir vaziyettedir.Nihayet yüz elli civarındaki Alman casusu tutuklanır ve sınırdışı edilmek üzere özel bir trene bindirilir.Her nekadar iki casus arasındaki yakınlaşma duygusal bağlar yaratmış olsa da her ikisi de bu beraberliğin imkansız olduğunu biliyordu.Frolein sınırdışı edileceği gece verilen emir gereği Bnb.Seyfi’yi öldürmek için evine gider; fakat öldüreceği yerde kendisine aşkını itiraf eder.Böylece ikisinin birbirine beslemiş olduğu duygular gün ışığına çıkmış olur.

Fakat Bnb.Seyfi trene binmesi gerektiğini belirterek Frolein’ın trene bindirir. Tren sınıra yaklaştığı sırada tuhaf bir şekilde ufak bir istasyonda durur. Frolein trenden indirilir ve bir arabaya bindirilir.Şaşkınlık içerisindeki Frolein’ın arabayı kullanan kişiye silahını doğrulttuğu anda o kişinin kafasını arkaya çevirmesiyle kalbi mutluluğun iksiriyle dolar. O kişi Bnb.Seyfi’dir.İki sevgilinin birlikteliği böylece başlar.

Ana Fikir

Entriklarla dolu çetin hayat şartlarında insanlar amaçlarına ulaşmak için önlerine çıkan engelleri çiğnerler; fakat bu parkurda aşk denilen duygu aşılamaz bir engel olarak ortaya çıkabilir.

Şahıslar ve Olaylar

Kur.Bnb.Seyfi Hüget: Mesleki açıdan son derece hırslı ve bu hırs neticesinde belirlediği hedefine ne olursa olsun ulaşan sağlam karakterli,kadınlara biraz düşkün; fakat bu düşkünlüğü mesleki açıdan bir zaaf yaratmayan başarılı bir Türk casusudur.

Frolein Hilda Von Şrayder: Diğer bütün Almanlar gibi katı bir Alman milliyetçisi olan Frolein bu amaçta her tehlikeyi göze alan gözüpek, inatçı, kurnaz, başarılı bir Alman casusudur.

Albay Von Klinger: Alman gizli servisinin Türkiye şefi olan albay milliyetçilik uğruna daldığı hayal aleminden bir türlü çıkamayan,bu yüzden değişmez görüşleri olan sert mizaçlı bir Alman subayıdır.

Ludvig: İngiliz ve Fransız casusu İrma’yı evinde öldüren, sonra da Türk polisi tarafından kendisi de öldürülen bir Alman casusudur.

Hafman: İş adamı kimliğinde İstanbul’da bulunan Alman casusudur. Nişantaşı’nda bulunan evinde, diğer Alman casuslarıyla birlikte Türkiye aleyhinde plânlar hazırlar.

Alman askerleri: “Münih” adlı Alman şilebinde bulunan otuz Alman askeri. Bunlar, daha sonra Türk istihbaratı tarafından sınır dışı edilir.

ARABA SEVDASI ROMANININ ÖZETİ


Kitabın Yazarı : Recaizade Mahmut EKREM

Kitabın Konusu

Bir görüşte aşık olan Fransız hayranı savurgan bir şahsın, kendi kendine gelin-güvey olarak yaşadıklarını anlatmaktadır.

Kitabın Özeti

Bihruz Bey zamanındaki İstanbul’da yaşayan, pek şık giyinmesini seven ve validesinin yardımıyla geçinen, kibirli ve kendini dekolte gören, genç bir beydir. Her yıl olduğu gibi, baharın gelmesiyle Bihruz Bey’in de içi hoş olur ve sık sık gezintilere çıkar. Bir gün gelir ve lando diye tabir edilen ve bir o kadar da şık olan sarı renkli at arabasına biner. Arabasından indiğinde güzel bir lando daha gelir ve içerisinden iki hanım iner. Biri Periveş adında güzel, yirmi yaşlarında, sarışın bir hanım ve diğeride Bihruz Bey’in sarışın hanımın hizmetkarı sandığı yaşlıca bir kadındır. Bihruz Bey, blond diye tabir ettiği sarışın hanıma gönlünü kaptırır. Bu hanımların arakalarından yürür ve hanımların bu yere bir sonraki Cuma geleceklerini öğrense de gelecekleri saati öğrenmek nasip olmaz. Bir anda Keyfi Bey’in çıkması ile Periveş hanım hızlıca kaçar ve Bihruz Bey her ne kadar takip etmeye çalışsa da izini kaybeder. O günden sonra bu sarışın güzel, Bihruz Bey’in aklından hiç çıkmaz..

Bihruz Bey sarışın hanım için bir mektup ve alıntı bir şiir yazıp, gönderir. Fakat daha sonra şiirde anlamını bilmediği bir sözcüğün, ona değil de sarışın yerine esmere hitap ettiğini öğrenince kahrolur. Bu sırada borçlarının kabarması üzerine paraya ihtiyaç duymaktatır. Bu yüzden köşkü satmayı düşünse de validesi buna izin vermemektedir. Keyfi Bey ile konuşurken Keyfi Bey’in yalandan söylediği sarışın güzelin (blondun) öldüğü haberini alır. Bunun üzerine Bihruz Bey sanki çok büyük bir aşk yaşamışlar gibi kendini kahreder, günlerce ağlar.

Daha yeni kendine geldiği anda dışarı gezintiye çıkmıştır. Üsküdar vapuruna yaklaşır fakat onu kaçırır. Vapur henüz iskeleden ayrıldığı anda Periveş hanımın vapurda oturduğunu görür. Bir anda büyük bir heyecana kapılır ve sevinçten gözleri ışıldar. Keyfi Bey’in yalanını suratına çarpmak hevesiyle Keyfi Bey’in yanına gider fakat Keyfi Bey ikinci bir yalanla o gördüğü kişinin Periveş hanım olmadığını ve ona çok benzeyen bir çalışanı olduğunu söyler. Bunu üzerine Bihruz Bey tekrar yıkılır. Bu esnada alıcaklılar Bihruz Bey’i sıkıştırmaktadır.

Bihruz Bey’in arabacısı olan Andon bir gün Bihruz Bey’in emri üzerine onu bekler ve Bihruz Bey’in geri dönmemesi üzerine köşke doğru yola koyulur. Bu esnada arabayı çizdirerek ufak bir kaza yapar. Bundan Bihruz Bey’in haberi olmadan kurtulmak amacıyla arabayı tamir fabrikasına götürür. Fabrikasında Bihruz Bey’in arabasını gören Kondaraki, onca uyarılara rağmen Bihruz Bey’in borcunu ödememesi üzerine arabaya ve hayvanlara el koyar. Bunun üzerine Andon çaresiz köşke gider ve olanları Bihruz Bey’e anlatınca işten kovulur. Kondaraki daha sonra Bihruz Bey’e nisbet olurcasına Andon’u işe alır.
Bihruz Bey validesinin isteği üzerine İstanbul’dan ayrılmayı düşünürken bir yıl daha burda geçirmeye karar verir. Bu esnada Müsyü Piyer ara sıra gelmekte ve beraber çalışmaktadırlar. Bir gün Bihruz Bey çarşıda gezerken o sarışını tekrar görür ve blondunun çalışanı olarak sandığından aşık olduğu sarışın kadının mezarını öğrenmek maksadıyla hanımın peşine koyulur. Ara bir sokaktan geçerken nazik bir şekilde durumu izah eder. Sonra da aşık olduğu o sarışın hanımın aslında o çalışan kadın olduğunu ve o gün geldikleri güzel arabayı kiraladıklarını diyer bir tabir ile zengin olmadıklarını öğrenir. Bunun üzerine yalan aşkından dolayı Bihruz Bey bir daha yıkılır. Sarışın hanım da alay ederek yoluna devam eder.

Kitabın Anafikri

Bu eserden dış görünüşün insanı yanıltabileceği ve dış görünüşe fazla aldanılmaması gerektiği yargısı çıkarılmaktadır. Bunun yanında insanın olayları kendi istediği gibi agılamayıp gerçeği görmesinin gerektiği, o zamanlarda görülen ve yabancı hayranlığından kaynaklanan Fransızca ile karışık bir dil kullanma durumunun kişilerin anlaşmasında zorluklar yarattığı ve önyargılı davranışların insanı ne derece hataya sürüklediği anlatılmaktadır.

Kitaptaki Şahısların Değerlendirilmesi

Bihruz Bey: Şık görünmeyi seven, valide parasını yiyen tutarsız ve savurgan bir gençtir. İnsanların dış görünümüne önem verir. Kendi kendine gelin ve güvey olur. Olayları işine geldiği şekilde algılar. Umursamaz ve düşüncesiz bir karaktere sahiptir. Gittiği heryerde tanıştığı her insanla Fransızca konuşarak tiraj yapmaya çalışır.
Periveş Hanım (blond): Bihruz Beyin zengin bir hanım sanıp, gönlünü kaptırdığı kişidir. Gerçekte zengin değildir. Alaycı bir karaktere sahiptir. Sarışın, yirmi yaşlarında, orta boylu ve güzel bir kızdır.
Keşfi Bey: Bihruz Bey’e yalan söylemiştir. Şakacı bir yapısı vardır.
Mişel: Bihruz Bey’in hizmetkarıdır. Her zaman kibar görünür ve Bihruz Bey gibi Fransızca ile karışık bir dil konuşur.
Andon: Bihruz Bey’in arabacısıdır. Bihruz Bey’in sarı renkli şık arabasını verilen emirler doğrultusunda kullanır. Bihruz Bey’den oldukça korkar.
Müsyü Piyer: Bihruz Bey’e öğretmenlik yapan, ona kitaplar getirip, okuyan orta halli bir profesördür. Geçimini biraz da Bihruz Bey’in yardımıyla sağlar.
Kondaraki: Araba tamir fabrikasının müdürüdür. Bihruz Bey’in arabasını pek beyenmiş ve göz koymuştur.

ADIYAMAN’IN TARİHİ KÖPRÜLERİ


Cendere Köprüsü Adıyaman'a 55 km. uzaklıkta ve Karakuş tümülüsünün kuzeydoğusundadır. Kahta çayının en çok daraldığı kesimde iki ana kaya üzerinde 92 iri kesme taştan yapılan bir büyük kemer ve doğu tarafındaki küçük bir tali kemerden oluşur.

Köprü, depreme karşı korunacak şekilde, sütunlara köprüye esneklik payı verilerek inşa edilmiştir. Köprünün hemen alt tarafında bulunan Kommageneliler'in Antiochos Theos döneminde inşa ettiği 5 kemerli diğer bir köprü, Romalılar tarafından yıkılmıştır.

Göksu - Kızılin Köprüsü Gümüşkaya köyü ile Ağcin köyü arasında Göksu çayının daraldığı bir noktada kaya zemin üzerinde kurulan köprü Roma dönemine aittir. Orta kemerin dışında genel olarak sağlam durumdadır.

Altınlı Köprü Köprünün büyük bir kemeri ve kademeli olarak küçülen üç kemeri daha vardır. Köprü taşları harç kullanılmadan sıkıştırma (Cendere) stiliyle yapılmıştır.

ADIYAMAN’IN TARİHİ YERLERİ, ÖREN YERLERİ


Nemrutdağı Örenyeri - Kahda/Karadut

Aresemeia Örenyeri - Kahda/Kocahisar

Eski Besnil - Eski Beni/Merkez

Pirin Örenyeri - Adıyaman/Merkez

Arsameia Ören Yeri (Nymphaios Arsameia'sı): Kral I. Antiochos kitabelerinde söz edildiğine göre, Arsameia İ.Ö. 2. Yüzyılın başlarında Kommagene'lerin atası Arsemez tarafından Kahta çayının doğusunda Eski Kahta kalesinin karşısında kurulmuş Krallığın yazlık başkenti ve idare merkezidir.

Güneydeki tören yolunda Mitras'ın kabartma steli, ayin platformu üzerinde Antiochos-Herakles tokalaşma steli ve bunun önünde Anadolu'nun bilinen en büyük Grekçe yazıtı, yazıtın bulunduğu yerden başlayan 158 m. derine inen bir tünel ile yazıtın batısında benzer bir kaya dehlizi bulunmaktadır. Tepe üzerindeki platformda Mithridathes Callinichos'un mezar tapınağı ve sarayı yer almaktadır. Arsameia ören yeri, Adıyaman'a 60 km. uzaklıktadır.

ADIYAMAN'A NE İLE NASIL GİDİLİR


Karayolu: Adıyaman'a karayolu ile Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Kahramanmaraş ve Diyarbakır olmak üzere beş güzergahtan gidilir. Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesi tam bir kavşak yeri olup, Malatya Kahramanmaraş - Gaziantep karayolu ulaşımı Gölbaşı üzerinden sağlanır.

Otogar Tel : (+90-416) 216 35 35


Demiryolu: Demiryolu ulaşımı da Gölbaşı ilçesinden yapılmakta olup, Malatya - Fevzi Paşa demiryolu bu İlçeden geçmektedir.

İstasyon Tel : (+90-416) 781 60 80


Havayolu: Adıyaman Havalimanından tarifeli uçak seferleri bulunmaktadır.

Hava Limanı : (+90-416) 244 20 02


Baraj Ulaşımı: Adıyaman'dan geçen, Şanlıurfa, Diyarbakır dahil Güneydoğu illerini birbirine bağlayan karayolu, Gerger İlçesine bağlı Güzelsu köyündeki feribot seferleri ile Şanlıurfa ve Siverek İlçesi'ne bağlanır.

13 Şubat 2013 Çarşamba

ingilizce ünitesi 3 My Family

Bu ünitede isimlerin sayılarını ingilizce olarak söylemeyi öğreneceğiz. 

1
one
6
six
2
two
7
seven
3
three
8
eight
4
four
9
nine
5
five
10
ten
Önce sayıyı, sonra ismi söylemeliyiz. Eğer söylediğimiz isim, birden fazla sayıdaysa ismi çoğul yapmalıyız. Türkçe'deki "-ler, -lar" gibi, İngilizce'de de ismin sonuna "-s" eki getirilir.
One cake
Four books
three notebooks
seven cats
ten chairs



"What is this?" sorusunun, nesneler için kullanılan bir soru olduğunu öğrenmiştik. Şimdi de insanları sormayı öğreneceğiz. Yani "bu ne?" yerine "bu kim?" diye sormayı öğreneceğiz.
-This is my picture.
-Who is this?
-This is my father.
-Who is that?
-That is my brother.


"have got" "var" manasına gelir.
İsmi söyler,    
sonra "have got" der,
sonra da bir nesne söylersek,
O ismin, nesnenin sahibi olduğunu
Yani o isimdeki kişide nesnenin var olduğunu söylemiş oluruz.
I have got a bag
I have got a desk.

Aile üyelerimizi de bu şekilde anlatabiliriz.
I have got a family.
I have got a brother.
I have got two sisters.

"Var mı?" diye sormak için "have" kelimesini cümlenin başına alırız.
-Have you got a brother?
-Yes I have a brother.
"No" dersek, yani cümleyi olumsuz yapmak istersek "have" yerine "haven't" kullanırız.
-Have you got a pencil?
-No I haven't got  pencil. I have got a book.

-Have you got seven brothers?
-No I haven't. I have got two sisters.

-Have you got a brothers?
-No, I haven't got a brother.

-Have you got ten chairs?
-No I haven't got ten chairs. I have got 6 chairs.

"Kaç tane" diye sormak için "how many" sorusunu sorarız.
-How many brothers have you got?
-I have got one brother.

"How many" sorusundan sonra nesne, sonra "have" sonra isim ve en son da "got" gelir.
-How many pencils have you got?
-I have six pencils.

-How many sisters have you got?
-I have two sisters.

"Have got" kalıbını hep "I" ve "you" ile kullandık. Şimdi başkaları için de kullanalım.
"O" yani 3. tekil şahıs için kullanacağımız zaman, "have got" yerine "has got" deriz.


Atatürk has got a father. His name is Ali Rıza Efendi.
Atakan has got two sisters.
Oğuz has got a book.

İngilizce Unite 2 My Classroom

"This" "bu" demektir.
"That" "şu" veya "o" demektir. İngilizce'de şu veya o arasında fark yoktur.
This is a book.
That is a ruler.
 
"Bu nedir?" demek için "What is this?"
"Şu nedir?" demek için "What is that?" diye sorarız.
 
Bu sorulara cevap vermek için "it is" diye başlarız. Sonra nesnenin ismini söyleriz.
 
-What is this?
-It is a desk.
 
-What is that?
-It is a pen
 
"Is this" veya "Is that"diye başlayan sorulara, "yes-no questions" denir. Bu sorular Türkçe'deki "mi" sorusuna benzer. Cevap verirken evet veya hayır deyip, sonra nesnenin ne olduğunu söylemeliyiz.
-Is this a notebook?
-Yes, it is a nootebook.
Veya kısaca
-Yes, it is.
 
-Is that a pencil sharpener?
-Yes it is a pencil sharpener.
 
-Is that a table?
-No, it is a chair.
 
"No" dedikten sonra "it isn't" dersek, "değildir" anlamına gelir.
-Is that a board?
-No, it isn't. It is a dustbin.
 
-What is this, Zuzu?
-It is a ruler.
 
-Is this a notebook Ahmet?
-No it isn't. It is a book.
 
Şimdiye kadar bahsettiğimiz şeyler hep tekti. Şimdi çokluklardan bahsetmeyi öğrenelim.
 
"These" "bunlar" demektir.
"Those" "şunlar" veya "onlar" demektir. İngilizce'de "şunlar" veya "onlar" arasında fark yoktur.
 
Dikkat! "These" veya "those" kullanırsak "is" yerine "are" demeliyiz.
 
-What are these?
-They are chairs.
 
-What are those?
-They are pencils.
 
-Are these pens?
-No, they aren't. They are pencils.
 
"or" "ya da" manasına gelir.
 
-Are these notebooks or books?
-They are books.
 
-Are those tables or desks?
-They are tables.

4. sınıf ingilizce New Friends


Bu üniteye, tanışma cümlelerini anlatarak başlıyoruz.

"hello" "merhaba" demektir. Hello yerine kısaca "hi" da diyebiliriz.


İngilizce öğrenirken atacağımız ilk adım, tanışma diyaloglarını öğrenmek olacak.
Birisine ismini sormak için "What is your name?" deriz. "senin adın ne?" demektir.

Kendimizi tanıtmak için
"My name is" der, sonra ismimizi söyleriz.
veya
"I am"  der, sonra ismimizi söyleriz.

Birisi bize ismini söyleyince de  "Nice to meet you"  deriz. Yani  "seninle tanıştığıma memnun oldum"  demektir. Biri bize  "Nice to meet you" deyince, biz de ona "Nice to meet you too" deriz. Sona eklenen  "too"  "ben de"  anlamına gelir.
"Nice to meet you too"     "ben de seninle tanıştığıma memnun oldum."

Ayrılırken "Goodbye" yani "Güle Güle" deriz.

-What is your name?
-My name is Ceren.
-Nice to meet you.
-Nice to meet you too.
-Goodbye.

Bir arkadaşımızı başkasına tanıtırken ise "this is" diyip, sonra arkadaşımızın ismini söyleriz.
-This is Mete
-Nice to meet you Mete.

"How are you?"   "nasılsın?" demektir.
"How are you?" sorusuna   "I am fine, thanks?"   diye cevap veririlir. Veya kısaca "I'm fine" da denebilir.
"I am" ile "I'm" aynıdır, sadece kısaltma yapılmıştır. Bu tür kısaltmalar ile sık sık karşılaşacağız.

"Siz nasılsınız?" diye sormak için, "I am fine, thanks" dedikten sonra "and you?" deriz.
-How are you Ahmet?
-I am fine, thanks, and you?
-I am fine too.

Birine, onun arkadaşının ismini sormak için
ismini öğrenmek istediğimiz kişi erkekse  "What is his name?"
ismini öğrenmek istediğimiz kişi kız ise "what is her name?" diye sorarız.
-What is her name?
-Her name is Betty.

Birine arkadaşımızın ismini söylemek için de
arkadaşımız erkekse "his name is" diyip, sonra ismini söyleriz,
kız ise "her name is" diyip, sonra ismini söyleriz.

good morning    günaydın
good afternoon    tünaydın
good evening    iyi akşamlar
good night         iyi geceler